- Doğuştan görme engelli olan bireyler, ayakta dururken ya da otururken ileriye ya da
geriye sallanma, yüzünün önünde parmaklarını ya da ellerini sallama, parmaklarını ya da
elini sallama, parmakları ile gözlerini ovuşturma gibi amaçsız hareketler gösterebilirler. - Görme engelli bireyler, insanların yüzlerini ve eşyaların görünümlerini
canlandıramadıkları için onlarla iletişimlerinde pasif ve anlamsız bir yüz ifadesine
sahiplerdir. - Gören bireylerle konuşurken çoğu zaman duyarsız, ilgisizmiş gibi görünürler.
5 - Birçok çalışma, görme engelli bireylerin yer değiştirmelerini sağlayan yuvarlanma,
yürüme gibi hareket becerilerini kazanmada gecikme gösterdiğini ortaya koymaktadır. - Sonradan görme duyusunu kaybeden bireyler arasında motor gecikme görülmez,
ancak daha önce görme duyusunu kaybetmiş bireylerde motor gecikme görülür. - Tamamen görmeyen (total kör ) bireylerin yürüyüşü daha kısa adım şeklinde, belirgin
bir ayak sürüme davranışı, yavaş yürüme, eğik yürüme gibi şekilsel davranışlar
gösterirler. - Kavramsal gelişimde ya da bilişsel yeteneklerde gecikme gözlenebilir.
- Özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilirler.
- Alan kavramını vermek güçtür. Alana ilişkin bilgiler daha çok dokunma duyusu
aracılığıyla kazanılmaktadır. - Görme yetersizliğinden kaynaklanan eksiklikleri diğer duyu organlarını kullanarak
telafi etmeye çalışırlar. - Dikkat yoğunlaştırma, ince ayrıntıları fark etme yetenekleri gelişmiştir.
- Sosyal faaliyetlere ilgilidirler.
- Müzikle yakından ilgilenirler.
- Bedensel ve zihinsel gelişimlerinde farklılık vardır.
- Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıdır.
- Algısal motor ve bilişsel gelişimde gecikme görülür.
- İletişim kurarken yüz ifadesini değiştirmede güçlükleri olabilir.
Özel eğitim özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programı ve yöntemleri ile görme engellilerin özür ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir.
Her birey gibi görme engelli bireylerin de kendine özgü özellikleri, ilgi yetenek ve öğrenme ihtiyaçları bulunmaktadır. Görme engelli bireylerin çevrelerini algılamaları ve bilgi toplamaları, sağlam kalan duyularına dayalı olmaktadır. Bu nedenle de görme engelliler öğrenirken nesnelere dokunur, nesnelerin çıkardıkları sesleri dinler, koklar ve tatlarına bakarak nesnenin özelliklerini anlamaya çalışıp diğer duyu organlarından geniş ölçüde yararlanırlar. Dokunma duyusunun görme engelli bireylere uygun özel eğitim yöntemlerine göre kazandırılması gerekmektedir. Çevreyi ve çevredeki uyaranları algılamada önemli olan bir diğer duyu organı da işitmedir. İşitme duyusu görme engelli bireylerin sosyal ilişkilerini sürdürmede önemlidir. Ancak çevrede sürekli olarak sesli uyaranları bulmak her zaman mümkün değildir. Bu nedenle de verilecek yaşantılarda sesli uyaranlara da yer vermek gerekmektedir. İnsanlarla iletişim kurmada kullanılan konuşma becerisine sahip olmaları da görme engelliler için bir avantaj gibi görülebilir.
Görme engelli bireyler, tüm diğer engellilerde olduğu gibi bazen engellerinden bazen de toplumun anlayışsız tavrından dolayı engellerini daha fazla hissetmekte ve olumsuz yönde etkilenmektedirler. Bu olumsuz etkilenmeyi en aza indirgemek veya bunlarla baş edebilme becerisini kazandırmak için küçük yaştan itibaren eğitime alınmaları, gelişimleri açısından önemlidir. Bu nedenle görme engellilerin bireysel özellikleri ve özür dereceleri dikkate alınarak bilişsel, sosyal, akademik, psikomotor, bağımsız hareket, günlük yaşam ve özbakım ile ilgili temel becerilerin kazandırılması ve geliştirilmesi amacı ile Millȋ Eğitim Bakanlığına bağlı faaliyet gösteren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde uygulanmak üzere görme engelliler destek eğitim programı hazırlanmıştır. Programın hazırlanmasında 3797 sayılı Milli eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un Ek 3. maddesi ile 24.07.2008 tarihli ve 5793 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 25. maddesi dayanak teşkil etmektedir.
Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla istenilen önde değişim oluşturma sürecidir. Bireyin ihtiyaçlarının karşılanmasında birincil etken, bireyin gereksinimi olan eğitimin sağlanabilmesidir. Her birey gibi özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin de kendilerine özgü özellikleri, ilgileri, yetenekleri, öğrenme ihtiyaçları ve hakları bulunmaktadır. Çağdaş eğitim anlayışı gereği, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin bu özellik ve ihtiyaç çeşitliliği dikkate alınarak “bireyi merkez alan” eğitim modeliyle öğrenimlerini sürdürmeleri en doğal haklarıdır.
Özel öğrenme güçlüğü olan bireyler dili yazılı ya da sözlü anlama ve kullanabilme için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde veya birkaçında sorun yaşarlar. Özel öğrenme güçlüğünün bireyin dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma, matematik, akıl yürütme, motor ve organizasyon becerilerini olumsuz etkileyen yapısal bir sorun olması nedeniyle, bu güçlüğü olan bireyler örgün eğitim programlarında zekâ düzeyine ve yaşıtlarına oranla düşük başarı göstermektedirler. Bu durum bireyin eğitimini, mesleğini, sosyal ilişkilerini, günlük aktivitelerini ve benlik saygısını olumsuz yönde etkiler. Özel öğrenme güçlüğü nedeni ile yaşanan sorunlarla baş edilebilmesi için özel eğitim ilke, yöntem ve tekniklerinin uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle özel öğrenme güçlüğü olan bireylerin gelişim özellikleri ve özür dereceleri dikkate alınarak bilgiyi işlemleme, analitik düşünme, okuma-yazma ve matematikle ilgili temel becerilerinin geliştirilmesi amacı ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı faaliyet gösteren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde uygulanmak üzere destek eğitim programı hazırlanmıştır.
Programın hazırlanmasında 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un Ek 3. maddesi ile 24/07/2008 tarihli ve 5793 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 25. maddesi dayanak teşkil etmektedir.
Bireylerin, var olan yeterliklerinin en üst düzeyde geliştirilerek sosyal yaşama etkin katılımının artırılmasının temel yolu eğitimdir. Özel eğitime ihtiyacı olan tüm bireylerde olduğu gibi yaygın gelişimsel bozukluğu (YGB) olan bireylerde de eğitim ve ev ortamları uygun şekilde yapılandırıldığında, işlevsel eğitim programları geliştirildiğinde, öğretim süreci bireysellik esasına göre hazırlandığında, bağımsız yaşam becerilerinin edinilmesi ve toplumsal entegrasyon bağlamında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir. Yaygın gelişimsel bozukluğu olan bireylerin bağımsız yaşam becerilerini geliştirmeleri, davranış problemlerinin azaltılarak gereksinimleri olan beceriler kazanabilmeleri, uygun eğitim programlarıyla bütünleştirilmiş, yapılandırılmış ve zenginleştirilmiş öğretim ortamlarının erken yaştan itibaren sağlanmasıyla doğrudan ilişkilidir. Yaygın gelişimsel bozukluk gösteren bireylerin, tanı aldıkları ilk andan itibaren destek eğitim programlarına alınarak gelişimlerinin desteklenmeleri gerekmektedir. Bireyin örgün eğitime dâhil olduktan sonra da düzeyine/tanısına uygun destek eğitim programlarına katılması, gelişiminin en üst düzeyde desteklenmesini sağlayacaktır.
Yaygın gelişimsel bozukluklar (YGB), sosyalleşme ve iletişim gibi çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeleri de içeren bir spektrum bozukluğudur. Bu grupta yer alan en çok bilinen yaygın gelişimsel bozukluk otizmdir. Bu yelpazede yer alan diğer bozukluklar, Rett Sendromu, Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu, Asperger Sendromu ve Başka Türlü Adlandırılamayan Bozukluk (Atipik Otizm)’tur. YGB’li bireylerin erken çocukluk döneminden başlayarak yetişkinlik dönemindeki iş ve mesleki eğitim programları da dâhil olmak üzere yaşam boyu süren kaliteli ve nitelikli bir özel eğitim hizmeti almaları, bozukluğun türüne, derecesine, bireyin yaşına ve özelliklerine, ihtiyaçlarına göre işlevsel olarak planlanmış eğitim programlarının sayısının artırılması, çeşitlendirilmesi ile mümkün olabilmektedir.
Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Destek Eğitim Programı, özel eğitim hizmetleri kapsamında özel özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden yaygın gelişimsel bozukluğu olan bireylerin eğitim ortamlarından verimli ve etkili biçimde yararlanmalarını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bu programın hazırlanmasında 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un Ek 3. maddesi ile 24/07/2008 tarihli ve 5793 sayılı Bazı Kanun ve
ÖZÜR GRUBUNUN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ
Yaygın gelişimsel bozukluk, birden fazla bozukluğu içeren genel bir tanı grubu olup erken çocukluk döneminde başlayan sosyal etkileşim, dil gelişimi ve davranış alanlarında yetersizliklere sahip olma durumudur. Davranış sorunları, yineleyici, sınırlı ilgi ve davranışları kapsamaktadır. Bu durumlar gelişimin birçok alanını etkileyerek kalıcı ve süreğen işlev bozukluklarına yol açarlar.
1980 öncesinde Amerikan Psikiyatri Birliğinin sınıflandırmasında yaygın gelişimsel bozukluklar çocukluk şizofrenisinin bir alt tipi olarak sınıflandırılmaktaydı. Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994 yılında yaygın gelişimsel bozuklukları beş bozukluktan oluşan bir grup olarak sınıflandırmıştır.
Bunlar;
1. Otizm
2. Rett Sendromu
3. Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu
4. Asperger Bozukluğu
5. Başka Türlü Adlandırılmayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (Atipik Otizm)’ tur .
İşitme kaybı, doğuştan veya sonradan olan problemler nedeniyle işitme duyarlılığında meydana gelen azalmadır. İşitme engeli ise işitme duyarlılığındaki azalmanın bireyde ortaya çıkardığı yetersizlikler durumudur.
Birey, doğumdan başlayarak pek çok bilgiyi, işitmesini kullanarak öğrenir. Böylece işitme duyusu ile sürekli olarak çevresindeki diğer bireylerin konuşmalarını duymakta, bu sesler ile o anda oluşan olaylar arasında bağlantı kurmakta ve bu seslere anlam vermektedir. İşitme engelli birey ise, işitme yoksunluğu nedeniyle öğrenmeye en uygun yaşlarda, konuşma ve dili öğrenme fırsatını kaçırmakta ve hem anlama hem de konuşma becerilerinde sorunlar yaşamaktadır. Konuşma ve dil sorunlarına bağlı olarak da bilişsel, motor koordinasyon, duygusal-sosyal, eğitim-öğretim, mesleki ve toplumsal alanlarda da güçlük çekmektedirler.
İşitme : İşitmenin gerçekleşebilmesi sesin olmasına, sesin kulağa ulaşmasına, o sesin insan kulağının alabileceği sınırlar içinde olmasına, sesin işitme yolu diye adlandırılan dış, orta ve iç kulak bölümlerini aşarak merkeze-beyne ulaşmasına, merkezde algılanmasına bağlıdır. İşitme engelli bireylerde bu yol tamamen veya kısmen yoktur. İşitme engelli bireyler, işitme cihazı kullansalar bile sesleri işitme cihazının izin verdiği frekans ve şiddette alabilmektedirler. Bu nedenle bazı konuşma seslerini duyamamakta, bazılarını karıştırmaktadırlar. Konuşanla arasındaki mesafeye, konuşanın sesinin şiddet, tını gibi özelliklerine, arka planda gürültü olup olmamasına bağlı olarak konuşulanları anlamada güçlük çekmektedirler.
Dil ve Konuşma : İşitme engelli bireyler, işitme kaybının tipi, derecesi ve şekline bağlı olarak çok fazla ses hataları yaparlar. Bu da konuşmalarının anlaşılırlığını etkiler. Ses uyaranlarının olduğu ortamlarda işitme engelli bireylerin kendilerinden ve çevrelerinden sağladıkları işitsel girdiler ve geri iletimler işiten bireylere göre daha sınırlıdır. Bu durum onların ses uyaranlarından oluşan çevrelerini organize etme yeteneğini etkiler. İşitme engelli 5 bireyler dilin anlam, ses bilgisi, biçim birim, söz dizimi bileşenlerini işiten bireyler gibi aynı sırada ve kurallar içinde ancak gecikmeli olarak edinirler. Dilin sosyal bağlamda belli bir amaca yönelik işlevi ve iletişim amacına uygun kullanımı ciddi olarak kısıtlıdır. Yetersiz işitme ve dil becerileri nedeniyle söylenileni yazmada; duygu ve düşüncelerini yazılı olarak ifade etmede güçlük çekmektedirler. Sözcük dağarcığının sınırlı olması, dil bilgisel yapıları kazanmada gecikmeler ve bilgi düzeyindeki yetersizlikler işitme engelli bireylerin okumayı öğrenme ve okuduğunu anlama güçlüğü yaşamalarına sebep olmaktadır. Ayrıca işitme engelli bireyler düşüncelerini düzenlemede ve düzgün bir sırada ifade etmede güçlük çekerler.
Kurumumuzda işitme engelliler ve dil konuşma güçlüğü çeken öğrencilerimiz için alanında uzman öğretmenlerle eğitim verilmektedir.
Eğitim, önceden belirlenmiş amaçlara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkinliklerdir. Ayrıca eğitim, bireylerin toplumun normlarını, standartlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir. Bireyin yaşadığı toplum içinde değeri olan yetenek ve diğer davranış biçimleri geliştirdiği süreçlerin tamamı eğitim aracılığıyla edinilir. Tüm bireyler gibi zihinsel yetersizliği olan bireylerin de aynı aşamalardan geçmeleri söz konusudur. Ancak zihinsel yetersizliği olan bireylerin tüm bu aşamalarda yaşıtlarından daha farklı süreçlerden geçtiği bilinmektedir. Özel eğitime gereksinimi olan bireylerin eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri, bu bireylerin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ile akademik disiplin alanlarındaki yeterliliklerine dayalı olarak uygun ortamlarda sürdürülen eğitim özel eğitimdir. Özel eğitim gerektiren birey, çeşitli nedenlerle, bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından beklenilen düzeyden anlamlı farklılık gösteren bireydir. Zihinsel Yetersizliği Olan Bireylerin Destek Eğitim Programı, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren rehabilitasyon merkezimizde eğitime devam eden zihinsel yetersizliği olan bireylerin, verilen özel eğitim hizmetlerinden etkili ve en üst düzeyde yararlanmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Program, ülkemizde zihinsel yetersizliği (ağır, orta, hafif düzeyde) olan bireylerin gelişim alanlarına ait özellikler dikkate alarak hazırlıyoruz.
Kurumumuzda görme engelliler için sesli programlar (cep telefonu ve bilgisayar) ücretsiz şekilde yüklenmektedir. Bizimle iletişime geçiniz.